Olmadı hiçbir zaman tacı tahtı
İbadetli geçti bütün vakti
O çilelerin en acısını tattı
O hep gaibden geleni anlattı.
Başına giydiği kumaş sarığı
Ayağında çürük deri çarığı
Dağlar gezerdi parmağı kanalı
Eksilmezdi ayağında yarığı.
Onun, evi vardı hurma dalından
Yağmur suları akardı damından
MİSLER yayılırdı dört bir yanından
O, saray istemezdi ALLAH’INDAN.
O fakir olduğundan hor görüldü
Hırpalandı, yalanlandı sürüldü
O, çokça övüldü az da sövüldü
O, hep Meleklerle gezer yürürdü.
Taş kalpler imanla nura büründü
Putlar kırıldı İslam’a dönüldü
O dik başlar kuma gömüldü
İSLAM gibi yüce kale örüldü.
03.09.2008